1935'te kazının yapıldığı Kusura Köyü
KUSURA KAZI HEYETİ-1935
(Soldan sağa):R.H. Macartney; Winifred Lamb; Rachel Clay
KAZI ANI: Soldan sağa: 2 işçi;Hasan Bey; Haydar Bey; Winifred Lamb; Süleyman Bey; Köy
Kusura Tarihi
Tarihi bilgilere göre Hititlerin ataları Kussar’lıdır. Bugün Afyon müzesinde sergilenen eserlerin çoğu Kusura höyüğünden çıkarılan tarihi eserlerden meydana gelmektedir. Günümüzden 7000 yıl öncesine ait bakır çağının özellikleri de burada görülmektedir.
Araştırması yarıda kalan Kusura höyüğü araştırma yapacak bilim adamları sayesinde bitirilerek tarihi bulgularında netleşmesi sağlanmış olacaktır. Bu özellikle Sandıklı'nın tarihine ışık tutacaktır.
İngiltere OXFORD Üniversitesi adına kazılar yapan Winifret Lamb (1934) bir yıl süren sondajdan sonra 1935 yılında kazıya başladı.1936 yılında kazı sonucunda 400 m kadar uzunluk ve 14 m kadar derinlik veren eski bir yerleşme yeri ve bu yerleşme yerine ait bir mezarlık bulundu.
Kusura’ya ilk yerleşme kalkolitik çağdadır. Yaklaşık olarak M.Ö. 4000 nci yılda yaşayan bu devre insanların çakmak taşı ve obsidiyenden aletlerle az sayıda bakırdan iğneler, deliciler kullandığı görülür. Mimarı kalıntıların en önemlileri 3 tarafı sert kerpiç ile çevrelenmiş yuvarlak ocaklardır. Kullanılan çanak çömlek el yapısı kaba parçalardır.
Kusura’ya ikinci yerleşme M.Ö.3000 'li yıllarına rastlamaktadır. Bu devrede ise esas malzeme yapısı kerpiçtir. Temel yapımlarında bazen taşta kullanıldığı görülmüştür. Kerpiç duvarların iç yüzeyi beyaz sıva ile kaplıdır. Oda tabanları ise dövülmüş kildendir. Odalar küçük dikdörtgen ve planlıdır. Ocaklar ve çöp çukurları oldukça yaygındır. Bu dönemin sonuna doğru ise el yapısı kaba çanak çömleğin yanı sıra çark yapısı çanak ve çömlekler e ortaya çıkmaktadır.
Kusura kasabasındaki son yerleşme ise M.Ö.4 VE 5.bin yılları arasındadır. Bu dönemde şehrin birbirine paralel 1 metre yüksekliğinde sur duvarları ile çevrili olduğu görülmüştür. Şehri çevreleyen sur duvarları planlı dikdörtgen şekilde olup kulelerle desteklenmiştir. Bu dönemde ise taşın inşaat malzemesi olarak önemi artmış ve ev temelleri ile duvarları belirli bir yüksekliğe kadar taştan yapılmaya başlanmıştır. Duvarların iç yüzeyleri beyaz sıvalı dış yüzeyleri ise kerpiç ile kaplıdır.
Kusura üç yerleşme döneminde küçük buluntular açısından oldukça zengindir. Çeşitli insan ve hayvan figürleri kemikten yapılmış aletler, renkli ağır şaklar, madeni iğneler, süs eşyaları, taş aletler ve ağırlıklar gibi buluntular Kussar halkının dini inançları ve sosyokültürel hayatı hakkında aydınlatıcı bilgiler vermektedir. Höyük’ün eteklerinde bulunan mezarlık ise genellikle küp mezarlıklardan oluşmaktadır. Bunun yanı sıra büyük taşlardan yapılmış mezarlar ile birlikte bir tanede çukur mezar bulunmuştur. Ölen kimse doğu-batı yönüne yerleştirilir. Bu tür küp mezarlarda ölünün tüm gövdesi ve başı küpün içersinde kaldığı ve küpün ağzı seramik bir kapla kapatıldığı görülmüştür. Buradaki mezarlarda ölü ile birlikte gömülmüş şahsi eşyası ile çeşitli hediyelerin bulunduğu fakat bu hediyelerin genellikle zengin olmadığı ve yöresel çanak-çömlekten ibaret olduğu kazılar sonucunda anlaşılmaktadır